Hayat nefes alıp verme arasında
Yemek yemeden , su içmeden bir kaç gün yaşıyoruz da nefes almadan yaşama süremiz bir kaç dakikayla sınırlı.
Bilim insanları kana oksijen vererek en fazla 30 dakika nefes almadan hayatta kalabilme yolunu bulmuşlar. Şükür ki böyle imtihanlara gerek yok. Peki sadece yaşıyor olmak bizim için yeterli mi? Olmamalı… Daha iyi yaşamak , sağlıklı olmak için daha kapsamlı bilgilere ulaşma isteğimiz arttı. Çünkü elimizdeki bilgiler hızla eskimeye ama aynı hızla da yenilenmeye başladı. Bizim de bu yenilenmeye ayak uydurup daha iyi versiyonumuz için öğrenmeliyiz.
İlk nefes eğitimimi 21 yıl önce almıştım. O zaman ‘ e yaşıyorsam demek ki nefesimi de doğru alıyorumdur ‘ diyerek hocamı epey güldürmüştüm ;))) Meğer baştan sona yanlış yapıyormuşum:((
Aslında kurallar çok basit. Sadece biz eksik veya yanlış yapıyoruz. Günlük yaşantımızda doğru nefesin ilk şartı ne dersiniz? Nefesi burundan alıp burundan vermek. Ne kadar kolay değil mi? Ama durup 1 saniye bakın belki de farkında olmadan ağzınızdan nefes veriyor olabilirsiniz.
İkinci şartı ise; nefes alıp verirken göğüs kafesi yerine diyaframımızı kullanmak. Yine duralım isterseniz.Sağ elinizi göğsünüzün üzerine sol elinizi de karnınıza koyun ve bir kaç kere burundan nefes alıp vermeyi deneyimleyin. Nereniz inip kalkıyor? Göğsünüz se; siz de benim gibi hatalı yapıyormuşsunuz. Nefes alıp verirken diyafram kasımızın aktif olması gerekiyor.
Diyafram nefesi deyip geçmek istemedim.Üzerine kitaplar yazılmış konuyu bir kaş satırda toparlamaya çalışayım.Burundan , diyafram kullanarak düzenli aralıklarla aldığımız nefesle, hem en büyük organımız olan deri yolu ile hem de boşaltım sistemini çalıştırarak dışkı yolu ile detoks yapıyoruz.
Vakum etkisi yaparak lenfatik drenajı uyarıyor ,sindirim sistemimizi aktive edip metabolizmamızı hızlandırıyor, toksinlerden ve vücutta biriken fazla yağ hücrelerinden kurtuluyoruz.
Kadim Bilgilerde; ‘’ Ne kadar dışkı tahliye edebilirsek o kadar nefes alırız . ‘’ Der.
Gördüğünüz gibi sistem zaten bizim sağlıklı ve fit olmamız üzerine kurulmuş. Wellbeing halinden uzaklaşarak giden tekere çomak sokan bizleriz.
STRES ANINDA NASIL NEFES ALIYORUZ?
Vücudumuzun otomatik yaptığı işlevler arasında sadece nefesimizi kontrol edebiliyoruz. Nefes alıp verme sıklığımız ve şiddetimizle mesaj gönderiyoruz. Bu mesajlar da düşünce, duygu ve davranış olarak bir tepkiye dönüşüyor. Bedenlerimiz arasında bilgi akışı var. Aklımız, zihnimiz ve nefesimiz birbirinin aynası. Heyacanlanınca sık nefes alıp veriyoruz. Sakinken nefes hızımız düşüyor. Madem nefesimiz kontrol edebiliyoruz, o zaman sakin olmayı beklemeden nefes hızımızı düşürerek sakinleşebiliriz değil mi?
Stresle karşılaştığımızda soluğumuzu tutarız. Diyafram değil göğüs kafesimiz şişer iner. Hasta isek nefesimiz sığlaşır, cılızlar, hırlamaya benzer bir ses çıkarırız.
Yani solunumuna bakarak durum analizi yapabilirsiniz.Hem sizin hem karşınızdakinin.
Tekrar söylemek gerekirse nefesimizi kontrol ederek yaşadığımız zihinsel durumu da kontrol edebiliyoruz.
‘’Her düşünce nefesin ritmini değiştirir
Her nefes düşünce ritmini değiştirir.’’
Olumlu bir değişim için küçük bir nefes çalışması ile bitirelim isterseniz.
Dik durun omuzlar kulaktan uzaklaşsın
Dilinizi ön dişinizin arkasına yerleştirin
Gözlerinizi kapatın
Derin bir nefes alın
Sağ baş parmağınızla sağ burun deliğini kapatın. Sol burun deliğinden nefes verin.
Sol delikten nefes alın
sonra sağ işaret parmağınla sol burun deliğini kapatıp sağ burun deliğinden nefes verin.
Sağ burundan nefes alıp sağ burun deliğini kapatıp soldan nefes verin.
Bunu 10 kez tekrarlayın.
Sakinleştiğinizi, yavaşladığınızı , iç görünüzün netleştiğini farkettiniz mi?