HOŞ GELDİN 2023
Yeni yıl dileklerinde hep yeni yılın geçen seneden daha iyi geçmesini, sağlık, huzur ve bereket getirmesini dileriz. Gelen sene giden seneyi aratmasın deriz. Halbuki hayatın akışı neyi getiriyor ise onu yaşıyoruz.
2020 yılına girerken yine dileklerde bulunduk, bir kaç ay sonra Covid Pandemisi ile hayatımız altüst oldu.
Demem odur ki, hayattan güzellikleri, sağlık ve mutluluk yönünde umudumuzu kaybetmeyelim, pozitif olmaya çalışalım. Her vesile ile bunu dile getirelim. Her sabah uyandığınızda şükrederek kalkın, yılbaşı veya doğum günü dilekleri içine sıkıştırıp sınırlamayalım.
İkinci olarak söylemek istediğim özel veya iş hayatımızda zor ve sıkıntılı dönemlerden geçiyor olabilirsiniz. Bu zor dönemler ülke bazında ekonomi, doğal afetler veya adaletsiz düzen konularında olabildiği gibi global kaynaklı sebeplere de dayanabilmektedir.
Hangi sebeple zorluklar yaşanırsa yaşansın, unutmamamız gereken husus hiç bir zorluğun sonsuza kadar devam etmeyecek olmasıdır. Yaşanan olumsuzluklar yapılan yanlışlıklar neticesinde yaşandığı için belki de yaşanması gereken yaşanıyordur ve sonunda mutlaka düzelme süreci başlayacaktır.
Yaşananlardan ders alan insanoğlu daha düzgün bir sistem kurmaya çalışacak ancak geçmişi unutarak bir süre sonra yeni yanlışlara sürüklenecektir. Her yüz yılda bir yaşanan Dünya Savaşları buna en güzel örnek değil midir? Bu çağda çevrecilik, yaşanabilir Yeşil Dünya derken burnumuzun dibindeki Ukrayna Halkının savaş görüntüleri bir yandan içimizi burkarken diğer yandan yeni dünya düzeninin esasında ne kadar DÜZENSİZ olduğunu gözler önüne sermiyor mu?
Pandemi tecrübesi dünyanın gelişmiş ülkelerinin sadece kendi vatandaşlarını düşünüp, gelişmemiş ülkeleri nasıl kendi kaderine bıraktığını gördük.
Dünya düzeninin nasıl adaletsiz olduğunu ve her an dünyada emperyalist amaçlarla ülke halklarının bombalar altında kalışını Batı ülkeleri başta seyirci kaldığına tanıklık ettik.
Yeni yıl ile ilgili öngörülerimi paylaşmadan.2022 yılında yaşanan olayları kısaca özetlemek gerekirse;
Savaşla birlikte ABD önderliğindeki Batı dünyasının Rusya’ya karşı uyguladığı ambargolar Rusya’yı olumsuz etkilemiş olsa da özellikle artan enerji maliyetlerine bağlı olarak bumerang etkisiyle Batı dünyasını da vurdu. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri içine girdiğimiz kış koşulları nedeniyle daha fazla zora girerken, yılların ardından yüksek enflasyon gerçeği ile tanıştılar.
Türkiye'de ekonomi yönetimimizin Ortodoks para politikalarından vaz geçerek maceracı ve sonu kestirilemez faiz enflasyonun sebebidir politikasını tercih etmesi ve seçim ekonomisi yüzünden kaynakları savurması, hepimizin ciddi şekilde fakirleşmesine ve hiperenflasyona ve stagflasyona yol açtı. Yani hem talep azalıyor diğer yandan fiyatlar yükseliyor. Yaşanacak en zor ekonomik krizi yaşıyoruz. Geçmiş dönem krizlerden farkı ise bizimle aynı anda global krizin yaşanıyor olması, bu krizi geçmiş ekonomik krizlerden daha hassas kılıyor.
Tahıl krizinde Türkiye'nin arabulucu olması, Karadeniz'deki Doğal Gaz keşifleri, TOGG yerli araç üretiminin başlaması, Savunma Sanayindeki millilik oranımızın artışı, Rusya’nın Türkiye’yi yeni doğalgaz deposu yapma niyeti, Azeri doğalgazının yanı sıra Türkmen doğalgazının da Hazar denizinin altından geçecek boru hattı ile Avrupa’ya ulaştırılabileceği müjdesi ve SİHA teknolojimiz ise sevindiğimiz, olumlu ve içimize su serpen gelişmeler olmakla birlikte ülkemizdeki hukuk ve yargı sisteminin sebebiyet verdiği adaletsizlikler ve demokrasi problemi yabancı yatırımcıları ülkemizden kaçırdı.
Yabancı sermaye ithal eden ülke olma mecburiyetimize bakarsak, senenin ilk yarısında yapılacak seçimler Türkiye'nin geleceği, demokratik haklar ve yabancı sermayenin gelmesi açısından dönüm noktası ehemmiyetinde olacaktır.
AB ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz aşırı sağ popülist liderlerin ön plana çıkmasının da zeminini hazırladı. Fransa’da Le Pen’in oyları fazlası ile artarken, İtalya’da Meloni Mussolini’nin faşist söylemlerini hatırlatan propaganda süreci sonunda başbakanlığı eline geçirdi.
İngiltere Kraliçesi Elisabeth'in vefatı, Charles'ın Kral oluşu, Avruoa Birliğinden büyük umutlarla ayrılan İngiltere'nin ekonomik ve finansal sıkıntıları ile Hint asıllı Sunak'ın Başbakanlık koltuğuna oturması 2022 ye damga vurdu.
Yine Rusya Ukrayna savaşının sonucunda Avrupa’nın bütünü yılların ardından güvenlik endişesi ile karşı karşıya geldi. Rusya’ya karşı Ukrayna’ya verilen destek, son olarak Zelensky’nin ABD ziyareti ve hava savunmasının güçlendirilmesi için bu ülkeye Patriot sisteminin verilecek olması karşısında Putin’in nükleer tehdidini yeniden dile getirmesi, AB ülkelerinin savunma bütçelerini yeniden gözden geçirmesine neden olabilir.
2022’de Almanya’nın açıkladığı 100 milyar Euro’luk savunma bütçesi daha da artabilir. Bu durum refah toplumundan vaz geçip, güvenlik toplumuna gidildiği endişesinin daha fazla dillendirilmesi anlamına geldiği ölçüde siyasi ortamdaki belirsizlikleri ve aşırı sağa daha fazla eğilim gösterilmesine de zemin hazırlayabilir.
İran’da başörtüsü takma şekli yüzünden Iran'lı genç kızın işkence ile öldürülmesi ile başlayan ayaklanma ve Afganistan'daki kız ve kadınların eğitim yasağı çağımızda halen geriye gidişin ibretlik olayları oldu.
2023’ün bizler için önemi Türkiye Cumhuriyetinin 100. Kuruluş yıldönümü olmasıdır. Türkiye yaşanan bunca olumsuzluklar içinde güçlenerek ve büyüyerek çıkabilir. Çünkü dünyada güç dengeleri yer değiştiriyor, kartlar yeniden karılıyor. Globalistler ile Ulusalcı-Devlet mücadelesi sonucu iki kutuplu Dünya, çok kutuplu hale dönüşüyor. Dolayısıyla bölgesel yeni ittifaklar ve iş birlikleri ön plana çık görünüyor. ABD 'nin PKK uzantısı PYD'yi bölgesel ittifakı ilan ederek silah ve mühimmat göndermeye devam etmesi ülkemizin en büyük tehditleri arasında bulunuyor. Dedeağaç'ın silah deposuna dönüştürülmesi ve PYD 'ye verilen bu silahların Mehmetçik'e karşı kullanıldığı ve kullanılmaya devam edeceği gerçeği ABD ile ilişkilerimizi sert ve kararlı biçimde gözden geçirmemizi gerektiriyor.
Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri dolayısıyla doğal afetler ve başka Pandemi riskleri önümüzde duruyor. Batının silahlanması ve Rusya’nın nükleer kullanma ihtimali de az olmakla birlikte bir 3.Dunya savaşı ihtimali de malesef olası senaryolar arasında görünüyor. Bu bir kıvılcıma bakar, mesela Tayvan Çin arasındaki gerginlik çok ciddi bir savaşa dönüşebilir.
Yaşanan olumsuzluk ve huzursuzluklarin kökünde ekonomik sebepler yatmaktadır. Kapitalizm çökmüştür ve dünya insanları mutsuzdur ve geleceğe endişe ile bakmaktadır. Yeni bir düzen ve değişim bizleri beklemektedir. Türkiye olarak bu değişimden güçlenerek çıkmak Türkiye’nin hem jeopolitik konumu, hem gelişmiş sanayileşme alt yapısı ile birçok sektörde dünyanın üretim üssü olma potansiyeline sahiptir. Yeter ki sağ salim seçimleri atlatalım. İYİ olan kazansın, demokrasi kazansın, hak hukuk ve adalet kazansın. Yani hepimiz kazanalım. Türk Milleti kazansın.
Mutlu, umutlu İYİ bir 2023 diliyorum.