Bu yıl on ikincisi hazırlanan McKinsey Küresel Bankacılık Değerlendirmesi 2022 raporu yayımlandı. Raporda; pandeminin ardından, Ukrayna’nın işgalinin, küresel ölçekte yüksek enflasyonun, artan faiz oranlarının ve tedarik zincirinde yaşanan aksamaların yarattığı makroekonomik belirsizlik değerlendiriliyor. Raporla ilgili değerlendirmelerini paylaşan McKinsey Ortağı Atakan Hilal, “2022, sektörde, bankaların kâğıt değerleri dışında her şeyin değiştiği bir yıl oldu. Hazırladığımız raporla hem bu değişimin çerçevesini ortaya koymaya çalışıyor hem de bankaların başlayan yeni döneme nasıl hazırlanmaları gerektiğine ilişkin önerilerimizi paylaşıyoruz. Sektörün yaşadığı dönüşümde sürdürülebilirlik finansmanı, bankalar için her geçen gün daha önemli hale geliyor. Bankaların 2021 ile 2030 yılları arasında, sürdürülebilirlik finansmanı için 1,5 trilyon dolar ayıracağını tahmin ediyoruz” dedi.Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, her yıl düzenli olarak hazırladığı küresel bankacılık değerlendirmesi raporunu yayımladı. Pandeminin ardından, Ukrayna’nın işgalinin, küresel ölçekte yüksek enflasyonun, artan faiz oranlarının, tedarik zincirinde yaşanan aksamaların ve daha fazlasının etkileriyle ortaya çıkan makroekonomik belirsizlik, bankacılık sektöründe 10 yılı aşkın süredir devam eden istikrarı sona erdirdi. “McKinsey Küresel Bankacılık Değerlendirmesi 2022” raporuna göre; bu yıl, bankaların kâğıt değerleri dışında her şeyin değiştiği ve sektörde sürdürülebilirlik finansmanı çağının başladığı yıl oldu. Farklı ülkelerde, farklı profillere sahip bankalar arasındaki ayrışma artıyorMcKinsey Küresel Bankacılık Değerlendirmesi 2022 raporunda; COVID-19 salgınının uzun vadeli yıkıcı etkilerinin sisteme getirdiği şoklar ve bunların üzerine eklenen jeopolitik istikrarsızlığın sektörde neleri değiştirdiği ele alınıyor. Dünya genelinde hızla yükselen enflasyonun, artan faiz oranlarının, sektöre yönelik 10 yıllık öngörüleri alt üst ettiği belirtiliyor ve farklı sektörlerin piyasa değerlemeleri ile karşılaştırıldığında, bankacılığın son sırada yer aldığı vurgulanıyor. McKinsey uzmanları, küresel bankacılığa ilişkin zayıf bir görünüm ortaya koyan bu genel tablonun yanı sıra özellikle gelişmiş ekonomilerdeki belirli banka gruplarının daha iyi performans gösterdiğini ifade ediyor. Gelişmiş ekonomilerle birlikte Hindistan’ın ve diğer hızlı büyüyen pazarların da bu grupta yer aldığı görülüyor. Raporda; farklı ülkelerde, farklı profillere sahip bankalar arasındaki artan ayrışma ve en iyi performans gösterenleri öne çıkaran faktörler yakından inceleniyor. Rapor, sektörün yaşadığı zorlukların üstesinden gelebilmeleri için bankaların kısa vadede dayanıklılıklarını artırmaları ve uzun vadede de fırsatları yakalamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Bankacılıkta henüz yeni bir tema olan sürdürülebilirlik finansmanı, bu fırsatlardan biri olarak öne çıkıyor. Raporun ikinci bölümü ise bankacılık sektöründe payı artık anlamlı bir orana ulaşan bu konuya ayrılıyor.McKinsey Ortağı Atakan Hilal: “Bugün altı bankadan yalnızca biri, hem yüksek kârlılık hem de hızlı büyüme sağlayabiliyor ve bizim “Kutup Yıldızı” olarak nitelendirdiğimiz kuruluşlar arasına girebiliyor.”Bankacılık sektörü için yeni bir dönemin başladığına dikkat çeken McKinsey Ortağı Atakan Hilal; “2022, bankacılık sektöründe neredeyse her şeyi değiştiren yıl oldu. Hazırladığımız raporla hem bu değişimin çerçevesini ortaya koymaya çalışıyor hem de bankaların başlayan yeni döneme nasıl hazırlanmaları gerektiğine ilişkin önerilerimizi paylaşıyoruz. Bankacılık sektörünün küresel ölçekte toplam sermayesi 2021’de 16 trilyon dolara ulaşarak zirve yaptıktan sonra 2022’nin Mayıs ayında 14,5 trilyon dolara düştü. Bu düşüşten geleneksel bankacılık kurumları daha fazla etkilendi. Zira bundan 5 yıl önce sermayeleriyle sektörün yüzde 30’unu oluşturan fintechler bu oranı yüzde 50’ye çıkardı. Raporumuzda vurguladığımız, bankacılık sektörünün piyasa değerlemesi açısından son sırada yer almasının arkasında iki neden bulunuyor. Bunlardan birincisi sektörün düşük kârlılığıyken diğeri de büyüme eksikliğinden kaynaklanıyor. Küresel ölçekte yaptığımız incelemelere göre; bugün altı bankadan yalnızca biri, hem yüksek kârlılık hem de hızlı büyüme sağlayabiliyor ve bizim “Kutup Yıldızı” olarak nitelendirdiğimiz kuruluşlar arasına girebiliyor” dedi. Sektörü etkileyen şoklar, 5 başlık altında toplanıyorBankacılık sektöründe 10 yıldan uzun süredir devam eden istikrarı sona erdiren belirsizlik döneminde öne çıkan şoklar, raporda beş başlık altında toplanıyor. Bunlar;
- Makroekonomik şok. Yükselen enflasyon ve durgunluk olasılığı, merkez bankalarını şiddetli bir şekilde test ediyor.
- Varlık değeri şoku. Çin emlak piyasasındaki keskin düşüşler ve bazı yüksek profilli kripto organizasyonlarının iflası bankaların varlık değerlerine yönelik şoklar arasında yer alıyor. Ayrıca Rusya'ya yönelik yaptırımlar ilk kez büyük bir ekonomiyi küresel finansal sistemin çoğundan ayırıyor.
- Enerji ve gıda arzı şoku. Ukrayna'daki savaşla bağlantılı olarak enerji ve gıda tedarikinde meydana gelen kesintiler, enflasyonun küresel ölçekte yükselmesine neden oluyor.
- Tedarik zinciri şoku. Küresel tedarik zincirinde pandemiyle başlayan kesintilerin etkileri halen devam ediyor.
- Yetenek şoku. Pandemi, çalışma hayatında köklü değişikliklere neden oldu. “Büyük yıpranma” olarak adlandırdığımız çalışanların işten ayrılma hareketinin bankacılık sektörü üzerinde etkileri devam ediyor.