Afrika kökenli kadınlar, dünya genelinde eğitim, sağlık, istihdam ve siyasi temsil gibi temel alanlarda derin yapısal eşitsizliklerle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşların güncel verileri, bu kesimin çok boyutlu ayrımcılık deneyimlediğini gözler önüne seriyor.
UNESCO’nun 2023 raporuna göre, Sahra Altı Afrika’da kız çocuklarının yaklaşık %35’i ilköğretimi tamamlayamıyor. Aynı bölgede, kız çocuklarının okula devam oranı erkeklere kıyasla %20 daha düşük. Latin Amerika ve Karayipler’de de durum farklı değil: Afrika kökenli kız çocukları, genel nüfusa göre %15-18 oranında daha az eğitim fırsatına sahip.
Sağlık alanında da benzer eşitsizlikler mevcut. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Sahra Altı Afrika’da her 100 bin doğumda 533 kadının hayatını kaybettiğini bildiriyor. Bu oran dünya ortalamasının yaklaşık 10 katı. UNAIDS verileri ise HIV ile yaşayan kadınların %59’unun Afrika kökenli olduğunu ortaya koyuyor. Kırsal bölgelerde kadınların %40’ı temel sağlık hizmetlerine erişemiyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Afrika kökenli kadınların iş gücüne katılımının küresel ortalamanın %10 altında olduğunu açıklıyor. Bu kadınların yaklaşık %70’i kayıt dışı, düşük ücretli işlerde çalışırken; yönetim kademelerinde temsilleri yalnızca %5-8 seviyelerinde.
Siyasi temsil konusunda da tablo çarpıcı. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 raporuna göre, Afrika kökenli kadınların küresel siyasi temsili %18 civarındayken, diasporadaki temsil oranı %10-15 arasında kalıyor. BM Kadın Birimi (UN Women), Afrika kökenli kadınların %35-45’inin yaşamları boyunca toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kaldığını vurguluyor.
ABD’de yapılan bir araştırma, siyahi kadınların beyaz kadınlara kıyasla 2,5 kat daha fazla ırkçı nefret suçuna maruz kaldığını, bu vakaların %30’unun ise yasal mercilere hiç bildirilemediğini gösteriyor.
Savaş, yoksulluk, zorunlu göç ve erken yaşta evlilik gibi yapısal sorunlar da Afrika kökenli kadınların eğitim ve gelişimini engellemeye devam ediyor. Dil bariyerleri ve mültecilik statüsü ise temel haklara erişimi sınırlıyor.
Uluslararası insan hakları kuruluşları ve uzmanlar, bu derin eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için küresel ölçekte daha fazla farkındalık, siyasi irade ve ortak eylem gerektiğini belirtiyor. Afrika kökenli kadınların toplumsal hayata tam ve adil katılımı, sadece bireysel haklar açısından değil; küresel adalet ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri için de hayati önemde.














