'Karbondioksiti emen beton' inşaat sektörünün küresel ısınmaya katkısını azaltabilir mi?
Beton: Kömür, petrol ve doğal gazdan sonra dünyaya en çok karbondioksit salan madde. İngiltere'deki bir şirket kabondioksit gazını emen bir beton türü geliştirdi."Beton bir ülke olsaydı, Çin ve ABD'den sonra dünyada karbondioksit kirliliğine en çok sebebiyet veren üçüncü ülke olurdu."Bu sözler Dr. Michael Wise'a ait. Wise, Concrete4Change adlı şirketin teknoloji bölümü başkanlığını yürütüyor. Bu şirket yeni geliştirdiği farklı bir betonla atmosferdeki karbondiositi (CO2) emiyor ve sera gazı salımını büyük ölçüde azaltıyor.Michael Wise ve ekibinin en büyük önceliği hepimizin ev ve iş yerlerinin inşaatında kullanılan ve inşaat endüstrisinin en temel ürünü olan betonun yapısını değiştirerek, onu çevre dostu bir madde haline dönüştürmek. Zira dünyadaki CO2 salımının yüzde 8'i beton üretimi esnasında açığa çıkıyor. Peki atmosferdeki sera gazlarını emen bir beton geliştirmek mümkün mü?Dr. Michael Wise bu soruya şöyle cevap veriyor:"Teknolojimiz, inşaat sektörünün açığa çıkardığı CO2 emisyonlarını geri dönüştürmeye, sektördeki maliyetleri düşürmeye ve binaların ömrünü uzatmaya yardımcı olacak."Wise geliştirdikleri yeni nesil betonun, binaların dayanıklılığını artırdığını ve enjekte edilen karbondioksiti de kalıcı olarak mineralize ettiğini (taşlaştırdığını) belirtiyor. Bunun yanında yeni teknolojide eski betonlara eş değer güçte beton üretmek için daha az kaynak kullanılıyor.
Geliştirdiğimiz beton yaygınlaşırsa, inşaat sektörünün açığa çıkardığı emisyon oranı yüzde 50 oranda düşebilir.
Dr. Michael Wise Concrete4Change Teknoloji Departmanı BaşkanıDr. Michael Wise bu teknolojinin inşaat sektöründe açığa çıkan ve küresel emisyonların ortalama yüzde dördüne eşdeğer olan iki milyar ton CO2'yi azaltma potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyor. Bu oran şu andaki inşaat sektörünün sebep olduğu emisyon oranının yaklaşık yüzde 50'sine denk düşüyor.Geliştirdikleri ürünün ev, iş yeri, gökdelen, fabrika gibi irili uraklı her türlü inşaat alanında kullanılabildiğini ifade eden Wise, "Bu betonun tek farklı daha ucuz ve dayanıklı olması." diye konuştu.
Her canlının hayat kaynağı olan suyu saymazsak çimento ve sudan oluşan beton, kütle bakımından dünyada en çok kullanılan madde konumunda yer alıyor.Dünyadaki su kaynaklarının en az yüzde 10'u çimentoyla birlikte karıştırılarak beton yapımında kullanılıyor. Bunun yanında sadece kömür, petrol ve doğal gaz kullanımı betonun ortaya çıkardığı CO2 gazından daha fazla atmosferi kirletiyor.Beton'un kullanılmadığı bir ev, bina ya da yapı neredeyse hiç yok. Ahşaptan ya da farklı maddelerden yapılan yeni inşaatların büyük çoğunluğunda bina temelleri yine beton ve demir kullanılarak yapılıyor.Kısaca beton hayatımızın her yerinde var. Betonun hayatımızı kolaylaştırdığı bir gerçek ancak çevreye ve atmosfere olan zararları oldukça büyük.AD BY AZERBAIJAN STATE TOURISM AGENCYExploring the snow-capped mountains of Azerbaijan
Aşırı beton kullanımı sebebiyle şehirler Güneş ışınlarını emerek ısınma sorununa neden oluyor. Şehir merkezleri, çevrelerine göre 5 dereceye kadar daha sıcak olabiliyor.
Örneğin betonun ağırlığı, hacmiyle kıyaslandığında dünyadaki tüm ahşap ve doğal malzemelerden çok daha yüksek. Günümüzün modern şehirlerinde beton istisnasız her binada var. Beton, Güneş'ten gelen ışınları içerisinde tuttuğu için "kentsel ısı adası" (Urban Heat Island) sorununa sebep oluyor.Yani beton şehirlerin, çevresindeki kırsal alanlardan daha sıcak metropol alanlar olmasına sebep oluyor. Bunun yanında beton, egzoz gazını tutarak insanların bu zehirli gazı daha fazla solumasında yine önemli bir etken. Şehir merkezleriyle kırsal kesim arasındaki sıcaklık farklı bazı bölgelerde 5 dereceye kadar çıkabiliyor.
Beton'un doğada yaptığı tahribat da bir başka sorun. Beton toprağın verimli tabakası olan üst kısmında (üst torak) kalıcı hasara yol açıyor ve bu durum da erozyona neden oluyor.Tüm bunlara rağmen asıl sorun şurada. Binaları taş, ahşap, cam, toprak, kerpiç gibi doğal malzemelerden yapmak oldukça maliyetli. Beton ise ucuz ve kullanımı oldukça kolay. Bu sebeple insanlar binalar yapmaya ve "çimento su karışımı" kullanmaya devam ediyor ve betonlaşma sorunu giderek büyüyor.İstatistiklere göre her 10 saniyede bir dünyadaki inşaat sektörü 19 bin metre küp beton kullanıyor. 2050 yılında bu rakamın 1990'lara kıyasla yaklaşık 4 kat daha fazla olacağı tahmin ediliyor. İşin kötü tarafıysa betonun ömrü binalarda ortalama 100, yol ve kaldırımda 50 yıla kadar sürüyor.Ancak bir ton betonun geri dönüştürülmesi 6, 5 ton suyun kullanılmasının ve 900 kilogram CO2 gazının atmosfere karışmasının önüne geçiyor.
Dünyada betonlaşmayı önlemek ve daha çevre dostu inşaat malzemesi üretmek için önemli çalışmalar yok değil. 2020'de yapılan bir araştırmaya göre, "geri dönüşüm özelliği olan beton" geleneksel betondan çok daha iyi sonuçlar veriyor ve adı üzerinde geri dönüştürülerek defalarca kullanılabiliyor.Geri dönüştürülmüş endüstriyel lifler İtalya'da doğaya zarar vermeyen "yeşil çimento" üretiminde test ediliyor. Bunun yanında Belçika'da geliştirilen kendi kendini onaran beton da, sektörde merakla beklenen yenilikler.Bu gibi projelerde üretilen betonun da doğaya zararı bulunuyor ancak geleneksel betonla kıyaslandığında bu zarar çok daha düşük boyutlarda. Concrete4Change adlı firmaysa sektörde öncüler arasında.Concrete4Change'in karbondioksit emen beton ürünü İngiltere'de düzenlenen Climate Challenge Cup yarışmasının "sıfır emisyon" kategorisinde birincilik ödülü aldı. The Young Foundation adlı sivil toplum örgütü tarafından düzenlenen organizasyon, küresel ısınma ve iklim krizi sorununa çözüm sunan projelere destek veren bir kuruluş.Dr. Michael Wise geliştirdikleri ürünü ivedi bir şekilde seri üretime geçirerek ticari bir değere dönüştürmeleri gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: "Dünyanın hayatta kalabilmesi için bu çözüm yöntemini kullanmamız gerekiyor."