Dünya Prömiyeri: İkonik Fotoğrafçı Steve McCurry İstanbul'da
Fotoğrafseverler için bir rüya daha gerçek oluyor: Mimar Sinan’ın eseri Tophane-i Amire’de 27 Eylül – 30 Kasım 2025 tarihleri arasında yer alan Steve McCurry‘nin “The Haunted Eye” (Büyülenmiş Göz) sergisi, dünya prömiyerini İstanbul’da yapıyor ve kaçırılmayacak bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor.212 Photography Istanbul’un sekizinci yılında, prömiyerini yapan ve içlerinde ilk kez gün yüzüne çıkan hazinelerin de bulunduğu yaklaşık 160 fotoğraflık Steve McCurry sergisi, sadece fotoğrafları sergilemekle kalmıyor; bakmanın, hissetmenin ve insanlığın ortak ruhuna dokunmanın kapılarını da aralıyor.
“Büyülenmiş Göz” Sergisinin Arkasındaki Felsefe
Sadece insan görüntülerinden ibaret olmayan serginin felsefi bir yanı da var. Walter Benjamin’in, 1939’da filozof Max Horkheimer’a yazdığı ve onu derinden sarsan bir kitaptan Georges Salles’ın Le Regard isimli eserinden bahsettiği bir mektup, serginin oluşma aşamasında McCurry’nin görme biçimini aydınlatan bir ilham olmuş. Mektuptan bir cümle de sergide yer alıyor ve sergiye adını veriyor: “Her göz büyülenmiştir; ister bizim gözlerimiz olsun ister ilkel insanlarınki. Ve her an, kosmosunun düzenine göre dünyayı şekillendirir.”Fransızcada “bakış” veya “nazar” anlamına gelen “le regard”; sadece fiziksel olarak görmeyi değil, bir nesneye nüfuz eden, onunla ilişki kuran ve onu anlamlandıran derin bir teması ifade eder. Özne ile nesne arasında kurulan bu karşılıklı ilişki, Walter Benjamin’in satırlarında “büyülenmiş göz” kavramına dönüşür. Bu, ona göre bir büyücünün gözüdür; kaybolmuş olanı, karanlığa gömüleni görünür kılan, bizi hiç tanık olmadığımız anlara taşıyan bir nazardır.Dünya yıllar sürecek bir savaşın ve kaosun eşiğindeyken okunan bu kısa kitap Walter Benjamin’i o kadar etkiler ki, âdeta kendini kaybeder ve “büyülenmiş” bir halde kalakalır. İşte bu “büyülenmiş göz”, ilkel halkların kozmosundan modern insanın yalnızlığına uzanan bir köprüye benzer. Steve McCurry’nin fotoğraf makinesi de bu aşamada Salles’in felsefesini ete kemiğe büründüren bir araca dönüşür, karanlığın içinde ışık saçar, insan ruhunun evrensel portresini çeker.
Steve McCurry’nin 1984’te çektiği, National Geographic kapağında dünyanın vicdanını sarsan Afgan Kızı portresi bir ikon olsa da bu sergi onun monolitik ikonlarının ötesine geçen bir yapıya sahip.
Zamanımızın Bir Kahramanı: Steve McCurry
Neredeyse yarım yüzyıldır dünyanın dört bir yanındaki insanları inceleyen McCurry, bir hikâye avcısı değil, bir hikâye ortağı. 1950 doğumlu bu usta fotoğrafçı, Afganistan’ın tozlu dağlarından Hindistan’ın renk cümbüşüne, Kamboçya’nın Angkor harabelerinden Orta Doğu’nun çalkantılı sokaklarına uzanan yolculuğunda, fotoğraf makinesiyle ışık kırıntılarını toplamış. Steve McCurry’nin 1984’te çektiği, National Geographic kapağında dünyanın vicdanını sarsan “Afgan Kızı” portresi bir ikon olsa da bu sergi onun monolitik ikonlarının ötesine geçen bir yapıya sahip.McCurry beklemeyi bilen bir fotoğrafçı; bir ayini izlerken saatlerce sabırla bekleyebilir, gülümseyişlerdeki hüznü somutlaştırabilir, bir savaşın enkazında filizlenen umudu kucaklayabilir. André Malraux’nun dediği gibi, “İnsanlık durumu, ne pahasına olursa olsun çözülmesi gereken bir muammadır,” ve McCurry bu muammayı karanlıkta parıldayan kısa anlarla aydınlatır.
“The Haunted Eye” (Büyülenmiş Göz”) Sergisi, Neden Mutlaka Görülmeli?
“The Haunted Eye” sergisi, Walter Benjamin’in insanlığın “kendi yıkımını estetik bir haz olarak deneyimleyecek kadar kendine yabancılaştığı” uyarısına, McCurry’nin imgeleriyle bir cevap niteliğinde. Onun fotoğrafları, yabancılaşmaya bir panzehir olarak bir insanlık arayışı sunar. Orta Doğu’nun çatışma ateşinde bir annenin kucağındaki uyuyan bebekten Holi Festivali’nin renk cümbüşünde yabancıların birleşen gülümsemelerine kadar uzanan insan öykülerinin bir zinciridir bu fotoğraflar. Her insan bir diğerine bağlanır ve McCurry’nin büyülenmiş gözü, kaybolanı görünür kılar, yok oluşun eşiğindeki anları geri getirir.Delacroix’nın dediği gibi “Güzellik, mutluluk vaadidir; bizi karanlıkta yönlendiren ışıktır.” Bu sergi de Steve McCurry’nin dünyanın dört bir köşesinden topladığı ışık kırıntılarıyla dolu. Tophane-i Amire’nin büyülü duvarlarında 160 fotoğraf da bize bakarken meselenin sadece görmek değil; yeniden doğmak, empatiyle bakmak, dünyanın acısını ve coşkusunu derinden hissetmek anlamına geldiğini anlıyoruz. “The Haunted Eye” sergisi, bakışınızı değiştirecek, kalbinizi ele geçirecek bir çağrı.