İklim Krizi Açlığı Peşinde Getiriyor

TAKİP ET

İklim Krizi Açlığı Peşinde Getiriyor Özel sektör, daha adil, daha yeşil ve daha verimli bir gıda sistemi oluşturmada çok önemli bir role sahiptir.

İklim Krizi Açlığı Peşinde Getiriyor

Özel sektör, daha adil, daha yeşil ve daha verimli bir gıda sistemi oluşturmada çok önemli bir role sahiptir.

Afrika şu anda son 70 yılın en kötü açlık krizlerinden birini yaşıyor ve yükselen sıcaklıklar bölgenin aynı zamanda en yıkıcı kuraklıklardan birine maruz kalması anlamına geldiğinden, küresel ısınmanın açlık üzerinde doğrudan etkisi vardır. Başarısız hasatlar, toplu hayvan ölümleri ve su kıtlığı nedeniyle milyonlarca insanın hayatı şu anda risk altında. Bu ortaya çıkan felaketin bize gösterdiği şey ise, iklim krizi ve açlık doğrudan bağlantılıdır. Ne de olsa kurak, verimsiz veya sular altında kalan arazilerde tarım yapamazsınız ve aşırı hava koşulları çiftçilerin dünyanın her yerinde gıda üretmesini zorlaştırıyor. Sorun ise iklimin zaten daha sıcak olduğu Güney'de daha kötü.

Bugün başlayan Afrika İklim Haftası'nın gündeminde gıda güvenliği yer alacak. Gıda güvenliğini iyileştirmek ve iklim direncini şekillendirmek, kıtlığı önlemek için acil bir küresel çabaya ihtiyacımız var. Harekete geçmesi gereken hükümetlere ve politikacılara, özel sektöre de büyük sorumluluk düşüyor. Halihazırda, 350 şirket dünyanın gıda ve tarım gelirinin yarısından fazlasını oluşturuyor ve birçoğunun Güney'de büyük bir varlığı var. 23 milyondan fazla kişiyi doğrudan istihdam eden bu etkili işletmeler, tedarik zincirleri aracılığıyla gıda sistemleri üzerinde orantısız bir etkiye sahiptir.

World Benchmarking Alliance'da, dünyanın en güçlü şirketlerini iklim değişikliği çabalarından sorumlu tutuyor ve onlara Birleşmiş Milletler'in "Sıfır Açlığa" ulaşma hedefine ulaşma yolunda kaydettikleri ilerlemeyi ölçmeleri için araçlar sağlıyor.  Araştırmalar, bu 350 etkili gıda ve tarım işletmesinin, gezegeni dengeli ve herkesin beslenmesini sağlayacak sürdürülebilir bir gıda sistemine geçiş yolunda olup olmadığını gösteriyor. Örneğin, 350 kişiden yalnızca 26'sı Paris Anlaşması ile uyumlu sera gazı emisyonları için azaltma hedefleri belirlerken, bunların 189'u henüz ormansızlaşma hedefleri belirlemedi.

Bu şirketler olmadan daha adil, daha yeşil ve daha verimli bir gıda sistemi oluşturacak değişiklikleri gerçekleştiremeyiz. Sıcaklıklar artmaya devam ederken, küresel gıda ve tarım işletmeleri, iklim değişikliğiyle mücadele ile açlığın ortadan kaldırılması arasındaki ayrılmaz bağı tanıması gerekiyor. Basitçe söylemek gerekirse, herkesin rahatça beslenebilmesi için özel sektör önemli bir role sahiptir.  Afrika'da büyük şirketlerin gıda güvenliğini ve iklim direncini iyileştirmenin yolu, çiftçileri, özellikle de gıda üreticilerini oluşturan küçük toprak sahiplerini güçlendirmekten geçiyor. Doğal kaynakları tüketmeden gıda üretimini artırmaları, gelecekteki gıda taleplerini karşılamaları ve açlığı sona erdirmeleri için desteklenmelidirler.

İlk ​​olarak, şirketler bu çiftçilere kaliteli tohumların yanı sıra gübre ve böcek ilacı gibi zirai kimyasallara erişim sağlamalıdır. Müşteri tabanlarını genişletebilmeleri için onları diğer saygın küresel tüccarlara ve alıcılara da tanıtmalıdırlar. En önemlisi, küresel şirketler aynı zamanda Afrikalı çiftçilerin rejeneratif tarıma geçişini de desteklemelidir.Bu strateji, BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmanın yanı sıra, ileriye dönük en iyi yoldur. Şirketler, daha esnek tedarik zincirleri oluştururken gıda üretimini ve gelirini ikiye katlayabilirler. Bu kazanç çevresel ve sosyoekonomik bir kazanç olacaktır fakat bu destek bir ortaklık ruhu içinde sunulmalıdır.

Gelişmekte olan ekonomilerin gücü arttıkça, dünya jeopolitiği değişiyor ve Afrika hızla iklim kurbanından iklim öncüsüne doğru ilerliyor. Nüfusunun yüzde 60'ı 25 yaşın altında olan kıta, iklim krizinin en ön saflarında gıda üretimi açısından büyüyen bir genç iş gücüne ve benzersiz bir uzmanlığa sahip. Yarınımızın belli olmadığı bir zamanda yaşıyoruz ve dünyayı beslemek giderek zorlaşıyor. Devam eden çatışmalar ve COVID-19 salgını küresel gıda sistemini bozdu ve tedarik değiştirildi. Gıda fiyatları artıyor ve iklim değişikliği durumu daha da kötüleştiriyor. Bütün bu sorunlar Doğu Afrika'daki mevcut kıtlığı içinden çıkılmaz bir durum haline getirdi.Eğer şimdi harekete geçmezsek hepimiz için çok geç olabilir.

iklim krizi Afrika açlık kıtlık susuzluk aşırı sıcaklar sürdürülebilir yaşam