Yeşil Gündem'de Bu Hafta

TAKİP ET

Merhaba, Yeşil Büyüme'nin Haftalık Bülteni'ne hoş geldiniz.

AB satılamayan tekstil ürünlerinin imha edilmesini yasaklamaya hazırlanıyor

 

Avrupa Komisyonu'nun tahminlerine göre AB ülkelerinde her yıl yaklaşık 6 milyon ton tekstil ürünü çöpe atılıyor, ancak bunların sadece dörtte biri geri dönüştürülüyor. Tekstil endüstrisi, AB kaynaklı sera gazı emisyonlarının beşte birine sebep olduğu için sektördeki geri dönüşüm oranının iyileştirilmesi AB yasa koyucularının en önemli hedefleri arasında yer alıyor.

Tüketiciler tarafından iade edilen giyim malzemelerinin perakendeciler tarafından tekrar satış sürecine dahil edilmesi karmaşık bir süreci gerektirdiği için firmalar genellikle bu ürünleri imha etme yoluna gidiyorlar. Ayrıca üst segmente hitap eden bazı markalar da ürünlerinin karaborsaya düşmesinin önüne geçmek için stoklarını periyodik olarak imha ediyorlar. 

22 Mayıs 2023’te Avrupa Parlamentosu tarafından oylamaya sunulacak Taslak’a göre, küçük işletmeler yasaktan muaf tutulacak ve 249'a kadar çalışanı olan ve yıllık cirosu 50 milyon avronun altında olan orta ölçekli şirketlere uyum sağlamaları için daha uzun süre tanınacak.

Ancak, halihazırda bazı ülkeler arasında yasayla ilgili görüş farklılıklarının olduğu bilinmekte. Bazı ülkeler bu teklifin ürün fiyatlarını artıracağını savunurken bazıları da böylece aşırı üretimin önüne geçileceğini dile getiriyor.

Ayrıntılı analiz için Avrupa Yeşil Mutabakatı Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi

Macron'dan 'düzenleyici mola' çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iş dünyasının Avrupa Yeşil Mutabakatı ile belirlenen yeni standartları sindirmesi gerektiğini belirterek, yeni yasama çalışmalarında "düzenleyici bir mola"ya gidilmesi çağrısında bulundu.

Macron geçtiğimiz hafta iş adamlarına yönelik bir konuşmasında "Yeşil Mutabakat kapsamında şu ana kadar karar verdiğimiz düzenlemeleri uygulamaya başladık. Ancak artık yeni düzenlemeler ilave etmeye bir ara vermeliyiz" dedi. Halihazırda belirlenmiş hedeflere ulaşmanın belirli bir istikrar gerektirdiğini savunan Fransa Cumhurbaşkanı ayrıca AB'nin "en iyi düzenlemeleri yürürlüğe sokmaya çalışırken, en kötü ekonomik performansı gösterme" riskiyle karşı karşıya olduğuna da işaret etti.

Avrupalı liderlerden son dönemde benzeri çıkışlar gözlenmekte. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de AB'nin ve ekonomisinin son yıllarda önerilen çok sayıda yeni iklim yasasını kaldırabilme kapasitesinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu durum kulislerde, 2024'te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine bağlanıyor. Brüksel'de sızdırılan bir belgeye göre, Avrupa Komisyonu'nun gündemindeki birçok yasa ile ilgili çalışmaların seçim sonrasına ertelenmesi söz konusu.

Yeşil Mutabakat-rekabetçilik ilişkisi hakkında webinar 

 

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI), Yeşil Mutabakat düzenlemelerinin AB'nin rekabet gücüne olan etkilerini konu alan bir webinar düzenliyor. Etkinlik, 25 Mayıs 2023 tarihinde, AB bürokratları ve iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşecek. Seminerde şu sorulara cevap aranacak;

Yeşil Mutabakat AB'nin rekabetçilik anlayışıyla nasıl uzlaştırılabilir?

Daha fazla yeşil düzenleme rekabetçiliği nasıl etkiler?

Hem rekabetçi hem de yenilikçi olmak için nasıl bir politika yaklaşımı gerekiyor?

KURUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Şirketlerde sürdürülebilirlik timi nasıl oluşturulmalı?

Yatırımcılar, müşteriler, çalışanlar ve diğer paydaşlar için önemi her geçen gün artan kurumsal sürdürülebilirlik konusunda sistematik bir yaklaşım sergilenebilmesi için şirket içerisinde etkili bir sürdürülebilirlik takımının oluşturulmasının faydaları:

Risk, itibar ve fırsat yönetimi

Paydaşlar ile etkileşim

Düzenlemelere uyum

ESG prensiplerinin yönetim politikalarına entegrasyonu

Sürdürülebilirlik performansını artırmak isteyen şirketler öncelikle plastik atıklar ve emisyonların azaltılması gibi şirket için önemli konuları listeleyerek işe başlayabilirler. Bir sonraki aşamada, şirket yapısına uygun bir sürdürülebilirlik takımının oluşturulması ile ilgili çalışmalara başlanabilir. Danışmanlık şirketi McKinsey'e göre, sürdürülebilirlikle ilgili ele alınması gereken konulara yönelik modüler yapıda bir takımın oluşturulması en etkili yöntem. 

Örneğin ARGE bölümü, düşük emisyonlu üretim için gerekli olan yenilikçi teknolojilere odaklanırken, satın alma departmanı tedarik zincirindeki insan hakları ve çevre ihlallerinin giderilmesine konsantre olabilir. Bununla birlikte organizasyonun büyüklüğü dikkate alınarak sürdürülebilirlikle ilgili konuları yöneten küçük bir timin oluşturulması da tercih edilebilir. Küçük organizasyonlarda ise gerekli yetkinliğe sahip sadece bir kişinin görevlendirilmesi ve bu kişinin yönlendirmesi ile diğer çalışanların sürece dâhil olması seçeneği daha uygun olabilir. 

 

SEKTÖREL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

 

Lastik sektörünün emisyon azaltım çabaları

Motorlu araçların ve bileşenlerinin emisyon seviyelerine yönelik yeni kurallar getirecek olan Euro 7 düzenlemesi tüm otomotiv endüstrisi için dönüşüm yaratırken lastik üreticileri de bu değişimin dışında kalamıyor.

Elektrikli araçların yükselişi, lastik kirliliği sorununu da beraberinde getiriyor. Bu araçların bataryalarından kaynaklanan ekstra ağırlığı, lastiklerin daha hızlı aşınmasına ve dolayısıyla daha fazla mikroplastik partikülünün çevreye yayılmasına sebep olmakta. Lastik üreticileri, hem daha az emisyona sebep olan hem de geç aşınan lastikler geliştirmeye çalışsa da lastik üretiminde kullanılan bazı toksik ve kanserojen kimyasallar, sektör için sorun yaratıyor.

Düzenlemeler, bu tip kimyasalların yerine daha sürdürülebilir çözümler geliştirilmesini istese de, sektör bu duruma hazır değil gibi görünüyor. Son olarak, okyanuslarda toplu balık ölümlerine sebep olan 6PPD isimli kimyasalın yerine geliştirilen alternatiflerin de çevreye aynı oranda zarar verdiği gözlendi.

 Fransa ve Almanya kendi sanayilerini desteklemeyi planlıyor

ABD'nin geçtiğimiz günlerde yürürlüğe soktuğu Enflasyon Azaltım Yasası'na karşılık olarak Almanya ve Fransa'nın enerji yoğun sektörler ve net sıfır şirketlere yönelik sübvansiyon planları başlatması, AB düzeyinde koordineli bir yaklaşımdan uzaklaşılabileceği endişelerini arttırıyor. Her iki plan da şirketlerin üretimlerini yurtdışına kaydırmalarını önlemeyi ve işletmeler için uygun vergi indirimleri ve yeni mali fırsatlar sunmayı amaçlıyor.

Bu çabalara, Fransa'nın batarya üretiminde kritik öneme sahip lityum ve kobalt tedarikine yönelik 2 milyar Avroluk bir yatırım fonu başlatma planı da eklendi. Ayrıca Fransa Sanayi Bakanı'nın açıklamalarına göre ilerleyen günlerde hidrojen teknolojisi, elektrikli araba bileşenleri gibi yeni nesil teknolojilere yönelik teşviklerin de sürmesi bekleniyor.

Petrol devlerinin biyoyakıt yatırımları

 

Biyoyakıtlar, özellikle elektrikli batarya ve hidrojen kullanımının uygulanabilir olmadığı havacılık ve ağır taşımacılık sektörlerinde büyük bir öneme sahip. Yakın zamanda yürürlüğe gireceği öngörülen ReFuel Havacılık düzenlemeleri, sürdürülebilir havacılık yakıtlarında biyoyakıt katkısının 2050 yılında en az %70 olmasını hedefliyor.

Bu gelişme, fosil yakıt üreticilerinin biyoyakıt yatırımlarını hızlandırmasına yol açmış durumda. Şirketler, biyoyakıt tedarik zincirindeki pozisyonlarını güvence altına almak için doğrudan çiftliklere ve biyoyakıt hammaddesi üreticilerine yatırım yapmayı planlıyor. Zira birinci sınıf biyoyakıtlar, günümüzde fosil yakıtlardan üretilen yakıtların iki ila dört katı maliyetine sahip ve hammadde bulma konusundaki zorluklarla birlikte bu maliyetlerin önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Bitkisel yağ, atık yemeklik yağ ve gres yağından üretilen biyoyakıtların mevcut talebi yaklaşık 10 milyon ton civarında ve bu talebin on yıl içinde 30 milyon tona çıkması bekleniyor. Avrupa Birliği'nin gıda olarak kullanılabilecek hammaddelerden üretilen biyoyakıtları yasaklaması sebebiyle, firmalar nadas dönemlerinde yetiştirilen örtü bitkilerine yatırım yapmayı da düşünüyor.