Prof. Özyiğit: İleri evre kanser tanısında artış bekleniyor

TAKİP ET

Prof. Özyiğit: İleri evre kanser tanısında artış bekleniyor

1990’lı yıllarda tepe noktaya ulaşan kanser ölüm oranları, önleme programları (tütünle mücadele, aşılanma gibi), taramalar, cerrahi, radyoterapi ve ilaç tedavileri sayesinde düşüşe geçti. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özyiğit son 30 yılda bu düşüşün yüzde 33 gibi çok ciddi bir orana çıktığını söyledi. Özyiğit, pandemideki kapanma dönemi nedeniyle ileri evre kanser tanılarında artış beklendiğini belirtti.

Akciğer kanserinde (kanser ölümleri arasında ilk sıralarda yer alıyor) dahi ilk kez ölüm oranlarında azalma görüldüğünü belirten Özyiğit, şunları dedi: “Bu durum modern tıbbın kanseri yok etme yolunda kararlı bir şekilde yol aldığının net bir kanıtı. Ancak kanser bakımına ulaşımda gelir seviyesi yüksek ve fakir olan ülkeler arasında çok büyük bir uçurum var .

Kanser ölümlerinin yüzde 70’e yakını düşük-orta gelir düzeyinde olan ülkelerde gözüküyor. Hatta ABD içinde bile çok ciddi eşitsizlikler mevcut. Örneğin en son yayınlanan ABD istatistiklerine göre Afrika-Amerika etnik grubunda bir kadının meme kanserine bağlı ölüm riski beyaz kadınlara kıyasla yüzde 40 ve rahim kanserine bağlı ölüm riski de iki kat daha fazla.”

Önce iyi haberi verdik. Ancak tüm gelişmelere rağmen kanser hem dünyada hem de Türkiye’de ikinci önde gelen ölüm nedeni. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, her beş erkekten birinin ve altı kadından birinin yaşamları boyunca kansere yakalanacağını ve sekiz erkekten birinin ve on bir kadından birinin hayatını bu nedenle kaybedeceğini tahmin ediyor.

Halen yılda yaklaşık 19,3 milyon insan kanser tanısı alıyor. Bu rakamın 2040’a kadar 30 milyona çıkması bekleniyor. Türkiye’de yılda yaklaşık 200 bin kişi kanser olduğunu öğreniyor.

Türkiye’de kadınlarda en sık meme, tiroid, kanser, rahim ile trakea(nefes borusu)-akciğer-bronş kanserleri; erkeklerdeyse en sık trakea (nefes borusu)-akciğer-bronş kanserleri, prostat, kolon, mesane ve mide kanseri görülüyor.

Öte yandan, pandeminin kanserli hastalar üzerine etkisi netleşmeye başladı. Kanser hastalarının tedavileri nedeniyle bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı ve enfeksiyonlara daha açık oldukları biliniyordu. Pandeminin başlarında yapılan çalışmalarda kanserli hastalarda Covid-19 enfeksiyonun daha ölümcül seyrettiği bildirilmişti. Ancak daha geniş hasta sayısına sahip yeni bilimsel çalışmalarda kanserli hastalarda Covid-19 enfeksiyonuna bağlı ölüm riskinin, sağlıklı nüfusla benzer özellik gösterdiği bildirildi.

Özyiğit bunun sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi: “Öte yandan pandemi döneminde sağlık sistemine ulaşımdaki zorluklardan dolayı her ne kadar yeni kanser tanısında bir azalma olacağı ön görülse de ilerleyen dönemlerde, ileri evre kanser tanılarında ve önlenebilir kanser türlerinde bir artış bekleniyor.

Nitekim 2020 yılında ABD’de bir sigorta şirketi meme, bağırsak ve serviks kanseri tarama oranlarında yüzde 80-90 düzeyinde bir azalma olduğunu ve halen bu oranın pandemi öncesi seviyeye ulaşmadığını bildirdi. Tabii tüm bu saydığımız faktörler nedeniyle pandeminin kanser üzerinde en önemli doğal sonucu kanser ölümlerinde artış şeklinde gerçekleşecek gibi gözüküyor.”

Rahim ağzı kanseri, human papilloma virüsü ( HPV) adı verilen ve cinsel yolla geçen bir viral enfeksiyonun bazı tiplerine bağlı gelişiyor. Bundan HPV aşısıyla korunmak mümkün. ABD’de 2006’dan beri 9-26 yaşında kız çocukları ve gençlere uygulanıyor. Erkek çocuklarına da HPV aşısı yapılıyor. Aşılamada başarılı ülkeler meyvelerini çoktan toplamaya başladı bile.

Özyiğit, şunları dedi: “Avustralya’da rahim ağzı kanserini ortadan kaldırmak için çok daha kapsamlı bir kampanya başlatılmış ve rahim ağzı kanserini bir kıtada tamamen ortadan kaldırılan ilk ülke olma yolunda büyük aşamalar kaydettiklerini sağlık otoriteleri açıklamıştı. ABD’de de benzer şekilde son yayınlanan rapora göre, rahim ağzı kanserlerinde 2005-2012 arası yüzde 33, 2012-2019 arasında ise yüzde 65 oranında gerçekten çok çarpıcı azalmalar olduğu bildirildi. Bu hızla gidildiği takdirde ABD’de de rahim ağzı kanseri tarih olacak.”

Dünyada yılda 2 milyondan fazla insan akciğer kanseri oluyor. Türkiye’de her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası görülüyor. Erkeklerde görülen kanserler arasında, yüzde 22.1 ile ilk sırada yer alıyor. Kadın kanserlerininse yüzde 5.4’ünü akciğer kanserleri oluşturuyor.

Türk TORAKS Derneği ( TTD) Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevin Başer Öncel akciğer kanserinin en önemli nedeninin tütün ürünleri kullanımı ve maruziyeti (pasif içicilik) olduğunu söyledi.

Asbest, radon, radyasyon, ağır metallere maruziyet, ailede birinci derece yakınlarında akciğer kanseri olması ve ayrıca sekel bırakan tüberküloz, amfizem gibi hastalıkların da akciğer kanserinin nedenleri arasında yer aldığını belirten Başer, “ Kanserlerin önemli bir kısmı risk faktörlerinden kaçınarak önlenebilir, en önemli risk faktörü olarak sigaranın bırakılması” uyarısında bulundu.

TTD Merkez Yönetim Kurulu Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Pınar Çelik de 50 yaş üstünde ve 20 yıldır, günde bir paketten fazla süredir sigara içenler ya da sigarayı son 15 yıl içinde bırakanların akciğer kanseri açısından risk grubunda olduğunu söyledi ve ekledi: “Uygun değerlendirme için göğüs hastalıkları hekimine başvurmanızı öneririz.”

Kanserden korunma, erken tanı ve tedavi için uygun stratejiler yoluyla her yıl 3,7 milyon kadar hayat kurtarılabilir.

Türkiye’de DSÖ’nün önerdiği üç kanser türünde tarama yapılıyor: Kolorektal, meme ve rahim ağzı kanseri. Tarama testleri için ilinizde bulunan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezlerine başvurabilirsiniz:

*Kolorektal kanser taramaları: Tarama programları ile henüz kansere dönüşmemiş polipleri ve erken dönem lokalize kanserleri saptamak ve tedavi etmek mümkündür. Standart risk grubundaki 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda iki yılda bir gaitada gizli kan testi, 10 yılda bir kolonoskopiyle yapılıyor.

Yüksek risk grubundaki bireylerde ise tarama testlerine daha erken yaşlarda başlamak ve daha sık yaptırmak gerekebilir. Bunlar daha önce adenomatöz polip veya kolorektal kanser tanısı alanlar, ailesinde yoğun kolorektal kanser veya polip görülenler (1. derece akrabalardan anne, baba, kardeş ya da çocuklardan birinde 60 yaşından daha erken yaşta veya 2. derece akrabalardan ikisinde herhangi bir yaşta kolorektal kanser veya polip olması), kronik inflamatuvar barsak hastalığı (Crohn, ülseratif kolit) tanısı olanlar, ailevi adenomatöz polipozis veya herediter non-polipozis koli gibi genetik geçişli kolorektal kanser hastalıklarının ailesinde görülenler.

*Meme kanseri taramaları: Meme kanseri tarama programı kapsamında 20 yaşından sonra her kadına ayda bir kendi kendine meme muayenesi yapması için danışmanlığın verilmesi, yılda bir doktor tarafından klinik meme muayenesi, 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi çekimi öneriliyor. Meme MR’ı ailesinde meme kanseri olan, yüksek riskli kişilerde faydalı olduğu düşünülüyor. Ancak tarama amaçlı rutin kullanımı henüz önerilmiyor.

*Rahim ağzı kanseri taramaları: Rahim ağzı kanseri tarama programı kapsamında 30-65 yaş aralığındaki kadınlardan 5 yılda bir smear ve HPV -DNA testi yapılması öneriliyor.

kanseri doktor gündem Operatör Doktor Ümit Zeydoğlu