Net-Sıfır

TAKİP ET

Net-sıfır, temel olarak, küresel ısınmaya sebep olan sera gazlarının atmosferdeki artışını dengeleme ilkesine dayanıyor.

Atmosfere salınan sera gazı miktarı kadar sera gazını yok ettiğimizde, net-sıfır hedefimize ulaşmış oluyoruz. Salınan karbon miktarını nötrlemeye dayanmasından ötürü "karbon nötr" şeklinde de tanımlanıyor.

Net-sıfıra nasıl ulaşabiliriz?

Daha az sera gazı emisyonu yapmak nötrlemeyi de kolaylaştıracağından kişisel, toplumsal ve ulusal olarak daha az karbon salımı yapan alternatiflere yönelmek doğru bir başlangıç olacaktır. Daha az emisyon yapma konusunda en büyük sorumluluk üretim, ulaşım ve besicilik sektörlerine düşüyor ancak bireysel olarak da karbon emisyonumuzu ve karbon ayak izimizi azaltmak, ihtiyaçlarımız için düşük karbonlu alternatiflere yönelmemiz mümkün.

Bununla birlikte günümüz şartlarında emisyonumuzu sıfıra indirgememiz çeşitli nedenlerden ötürü zor olabilir ve zaman alabilir. Bu nedenle ürettiğimiz emisyonu nötrlemeye yönelik adımlar atmamız gerekiyor. Endüstriyel süreçlerde yapılacak değişikliklerle büyük fark yaratılabilir.

Ağaç dikmek bu noktada atılabilecek en temel adım. Ağaçlar karbondioksiti hapsedebildiği için yok olan ormanların yerlerine yenilerinin konulması büyük önem taşır. Aynı şekilde, ormanların korunması, ormansızlaştırma ve yangınlarla mücadele edilmesi bu çabaların devamlılığı için son derece önemli.

Yeni teknolojiler de net-sıfır hedefine ulaşmada alternatif çözümler sunuyor. Karbon yakalama diye bilinen bir teknolojik yöntem, açığa çıkarılan sera gazlarını atmosfere salmak yerine yakalamak, taşımak ve depolamak suretiyle salınımı azaltmayı mümkün kılıyor.

Net-sıfıra ulaşmak neden önemli?

Günümüzde dünyadaki ortalama sıcaklık sanayi öncesi dönemdekinden ortalama 1°C derece daha yüksek. Kulağa az gelse de bu artış son yıllarda dünya çapında yaşanan birçok doğal afete, binlerce ölüme ve büyük yıkımlara sebep olmuş durumda.

Dünya Meteoroloji Örgütü, net-sıfıra ulaşma konusunda gerekli adımlar atılmaz ve önlemler alınmazsa, 2100 yılına kadar ortalama sıcaklıkların 3 ila 5°C derece artacağını tahmin ediyor. Böyle bir artış ise milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda birçok hayvan ve bitki türünün de tahribatına, ciddi kuraklık ve açlık sorunlarına ve vahim su krizlerine yol açmak için yeterli.

Düşünüldüğünde 1,5 derecelik bir ısınma kulağa az gelebilir. Fakat küresel sıcaklık ortalaması bağlamında bu çok ciddi bir artış. Netleştirmek için Buzul Çağı ve yaşadığımız dönemin ortalama sıcaklıklarına göz atabiliriz.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesinin (NOAA) 2021 Yıllık Küresel İklim Raporu’na göre 20. yüzyılın ortalama sıcaklığı 13,9 dereceydi. 2020’deki ortalama sıcaklıklar ise bundan yaklaşık 1 derecelik bir farkla 12,9 hesaplandı.

Michigan Üniversitesi, Buzul Çağı'nda, dünyadaki buz tabakasının en geniş olduğu Son Buzul Maksimum döneminde, küresel ortalama sıcaklıkların 7,7 derece olduğunu belirtti.

Yani Buzul Çağı’nın doruk noktası, günümüzdeki küresel ortalama sıcaklıktan sadece 5,2 derece daha soğuktu. Bu nedenle yalnızca 1,5 derece, hem insanlık hem de tüm dünya için çok ciddi sonuçlar doğurabilir.

net sıfır emisyonu küresellik çevre