L'Oreal Türkiye: Bir Güzellik Şirketi Dünyayı Değiştirebilir Mi?

TAKİP ET

L'Oreal Türkiye: Bir Güzellik Şirketi Dünyayı Değiştirebilir Mi? L'Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda, sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi vermeden önce her gün kendilerine 'Bir güzellik şirketi dünyayı değiştirebilir mi?' sorusunu sorduklarını belirtti.

L’Oreal Türkiye: Bir Güzellik Şirketi Dünyayı Değiştirebilir Mi?

L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda, sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi vermeden önce her gün kendilerine “Bir güzellik şirketi dünyayı değiştirebilir mi?” sorusunu sorduklarını belirtti.

Bu soruyu katılımcılara da soran Karaoda, sözlerine şöyle devam etti: “Yaptığımız işin kalbinde bu soru var: Bir güzellik şirketi dünyayı değiştirebilir mi? Şuna inanıyoruz: Devrimlerini aşkla yapar ve tüm paydaşlarını bu seferberliğe dahil ederse, Evet! Bunun kalbinde ise üç ana devrim yatıyor: İlki, dijital dönüşüm. İkincisi, bugün ele alacağımız sürdürülebilirlik/ yeşil devrim. Üçüncüsü de anlamlı markalar yaratma devrimi. Sürdürülebilirlik programımız Gelecek İçin L’Oréal’in en büyük özelliği ve benzerlerine göre farkı, kapsayıcılığı. L’Oréal olarak etkimizi yüzde 1’den yüzde 100’e çıkarıyoruz, dedik ve tüm paydaşlarımızı, tedarikçilerimizi, iş ortaklarımızı, müşterilerimizi bu sürece dahil etmek, liderlik etmek üzere yola çıktık.  Gelecek İçin L’Oréal Sürdürülebilirlik Programımızla odağımız; kendi iş yapış şeklimizi ‘gezegenimizin sınırlarına’ saygı duyarak dönüştürmek. Yani kendimizi dönüştürmek. Kendimizle sınırlı kalmayarak tüm iş eko-sistemimizi güçlendirmek, daha kapsayıcı olmak. Son olarak, dünyanın yüzleştiği, acil olarak önlem alınması gereken çevresel ve sosyal zorlukların çözümüne ‘somut ve ölçülebilir’ katkılarda bulunmak.

L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda, Sürüdürülebilirlik programı ile ilgili şunları söyledi: “İklim Değişikliği, Su Güvenliği ve Orman” olmak üzere üç çevresel temanın tümü için altı yıl üst üste ‘3A’ skoru almayı başaran ilk ve tek şirket olduk (Karbon Saydamlık Projesi/ CDP Worldwide tarafından). Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi’nde L’Oréal Global Compact tarafından iş dünyasının en kapsamlı sürdürülebilirlik programı olarak tanındık. En kapsamlı bu sürdürülebilirlik programını neye göre dizayn ettiniz, derseniz… Altı ana konu başlığımız var. İklim, su, kaynaklar, biyoçeşitlilik, toplumlar ve iş eko sistemi. İklimdeki hedeflerimizin ilki, 2025 yılına kadar yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmak. Ürünlerimizin sevkiyatında oluşan karbon salımını yüzde 50 oranında azaltmak... Ayrıca stratejik tedarikçilerimizin karbon salımını yüzde 50 oranında ve tüketicilerimizin ürün tüketiminden kaynaklanan karbon salımını yüzde 25 oranında azaltmayı hedefliyoruz.

Endüstride kullanılan suyun yüzde yüz geri dönüşümü, ürünlerimizin kullanımından kaynaklanan su kullanımını yüzde 25 oranında azaltmak, su eko-sistemlerine saygılı formüller yaratmak için Çevresel Test Platformları oluşturmak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ile ortak hedeflerle ilerliyoruz. Kaynaklar konusundaki hedeflerimiz ise yüzde 100 oranında yeniden doldurulabilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüşüme kazandırılabilir veya biyolojik olarak bozulabilir plastik ambalajlar, ambalajlarda geri dönüşüme kazandırılmış maddelerden veya biyolojik temelli kaynaklardan üretilen plastik, geri dönüşüme ve yeniden kullanıma kazandırılan saha atıkları, döngüsel ekonomiye uygun eko-dizayn stantlar, biyolojik temelli, bol bulunan minerallerden veya yüzde 95 oranında döngüsel süreçlerden elde edilen içeriklerin kullanıldığı formüller ve ambalaj yoğunluğunun yüzde 25 oranında azaltılması. Biyo-çeşitlilik başlığı altında biyolojik temelli içeriklerin izlenebildiği formül ve ambalajlara döneceğimizi taahhüt ediyoruz. Ayrıca biyo-çeşitlilik üzerinde olumlu bir etkiye sahip tesis ve operasyon binaları da hedeflerimiz arasında. Toplumlar konu başlığında, ihtiyaç sahibi kadınların desteklenmesi için 50 milyon Euro fonumuz var. Bozulan eko-sistemlerin bir milyon hektarlık kısmının iyileşmesi ve döngüsel ekonominin desteklenmesi için de 100 milyon Euroluk bir fonumuz daha bulunmakta… Sonuncusu da iş eko-sistemi. Stratejik tedarikçilerimizin çalışanlarının geçimlerinin garantiye alınması, grup ürünlerinin eko-dizaynla üretilmesi hedeflerimiz arasında. Markalarımızın sosyal programlarından minimum 3 milyon kişi yararlanacak, toplumun dezavantajlı kesimlerinden de en az 100 bin kişiye de istihdam sağlayacağız. Türkiye’de bu hedefler doğrultusunda neler yaptık? İki hareket olarak konumlandırıyoruz.

İlki “Geri Dönüşüm Hareketi”. E-ticaretimizi yüzde 100 plastiksiz şekilde gerçekleştiriyoruz. Carbios isimli bir startup ile sonsuz kez geri dönüştürülebilen plastikten üretilen ilk kozmetik şişesine imza atmaktan dolayı gururluyuz. Merkez ofisimizde atıklardan kompost üretimi, ileri dönüşüm başlığı altında makyaj stantları (36 okula kitaplık/ kedi evi/ oyuncak dolabı), teşhir malzemelerinin yüzde 100 eko-dizayn olması ve Garnier “Yeşil Bir Adım” projesiyle geri dönüşüme yine katkı sunmaktan dolayı mutluyuz. L’Oréal Professional Serie Expert serisinde yüzde 95 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanılıyor. DIA Light serisinde yüzde 95 geri dönüştürülmüş alüminyum ve yüzde 100 dönüştürülmüş plastik geri dönüştürülebilir kutu mevcut. La Roche_Posay markamızda kartondan ambalaj, Armani My Way parfümünün yeniden doldurulabilir şişesi ve Kiehl’s markamızın geri dönüştür ve ödülünü al projesi de ‘Geri Dönüşüm Hareketi’nin önemli ayakları… Başka bir startupla da iş birliğimiz var: Çevre Koruma Hareketi başlığımız altında yer alan, su tüketimini yüzde 65 azaltan duş başlığı (Gjosa Water Saver).

Fabrikamızda yüzde 72, merkez ofisimizde yüzde 60 oranında yenilenebilir enerji kullanıyoruz. Su tasarrufu amacıyla 6 bin litre yağmur suyunu yeniden kullanıma sunuyoruz, bahçe sulamasında kullanıyoruz. Garnier çevresel ve sosyal etki etiketleme sistemi başlattı ki tüketiciler A’dan E’ye bir sıralama çerçevesinde ürünün çevreye etkilerini görebiliyor. Ecobeauty Score Konsorsiyumu (42 paydaş ile çevresel etki standardı) ve Biotherm’in ambalajdan satışa sürdürülebilir malzemeler kullanması da diğer çalışmalardan. Su konusunda da liderlik etmeyi planlıyoruz. L’Oréal Türkiye İstanbul üretim tesisimiz, “suyu dönüştürerek kullanan su dostu” bir fabrika haline gelecek. Her yıl 50 milyon litre su tasarruf edilmesi planlanıyor ki bu da 53 bin İstanbullunun bir günlük su tüketimine eş değer bir oran. 2022’nin son çeyreğinde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Güçlerimizi birleştirerek dünyayı değiştirebiliriz!”

loreal paris Türkiye güzellik sürdürülebilirlik çevre dijital dönüşüm yeşil devrim