19 Mayıs'a Özel Atatürk'ün Ölümsüz Eseri Nutuk'tan Geleceğe Işık Tutan 19 Alıntı

TAKİP ET

Cumhuriyet dönemi açısından en temel resmî tarih kaynağı olma özelliğine sahip Atatürk'ün ölümsüz eseri Nutuk'tan geleceğe ışık tutan alıntıları derledik.

1. Yemek esnasında, “Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz dedim!” Hazır bulunan arkadaşlar, hemen fikrime iştirak ettiler

2. “Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!”

3. ”Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz…”



“….. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”

4. “Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır….”

“Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.”

5. “Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.”

6. “Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de hareketsizliğe sürüklenmesini ve bir kenara çekilip kalmasına yol açarlar.”

7. “Geleceği için ölümü göze alan bir millet; insanlık, haysiyet ve şerefinin gereği olan bütün fedakarlığı yapmakla ümit bulur ve hiç şüphesiz ki esirlik zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete kıyasla dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.”

 

8. “Oysa, bütün yurdun ve koskoca bir ulusun ölüm kalımı söz konusu olurken “yurtseverim” diyenlerin kendi sonlarını düşünmelerine yer var mıdır? ”

9. Cahil idiler; çünkü tek kurtuluş dayanağının millet olduğunu ve olacağını takdir edemiyorlardı. Padişah’a dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, yumuşak ve nazik davranarak büyük gayeleri gerçekleştirebileceği gafletini gösteriyorlardı.

10. “Adalet dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.”

11. “Gelecekteki ihtimaller üzerine fazla konuşmak, giriştiğimiz gerçek ve maddi mücadeleye hayali bir macera niteliğini verebilirdi. ”

12. “Tam bağımsızlık demek, elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir.”

13. “Savunma çizgisi yoktur, savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı yurttaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz.” 

14. “Söz konusu görev, artık resmi makam ve üniformaya sığınarak el altından yürütülemez. Açıkça ortaya çıkıp ulusun hakları adına yüksek sesle bağırmak ve bütün ulusun bu sese katılmasını sağlamak gerekir.”

15. “Millet,tasarlanıp yapılabilecek her türlü girişim ve fedakarlığa başvurduktan sonra da başarı sağlanamazsa ne yapacaksın?…”

“Yanlış hatırlamıyorsam, verdiğim cevapta demiştim ki; bir millet varlığını ve istiklalini kurtarabilmek için düşünülebilen her türlü teşebbüs ve fedakarlığı yaptıktan sonra başarıya ulaşır. Ya başaramazsa demek, o milletin ölmüş olduğu hükmüne varmak demektir. Öyle ise millet yaşadıkça ve fedakarca teşebbüslerine devam ettikçe başarısızlık da söz konusu olamaz.” 

16. “Beni görmek demek, behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. 

17. “Tam bağımsızlık demek, elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulus ve yurdun gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.”

18. “Efendiler, zavallı ulusumuzu tutsak etmek isteyen düşmanları kesinlikle yeneceğimize olan inanç ve güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu tam inancımı yüce kurulunuza, bütün ulusa ve bütün dünyaya karşı ilan ederim.”

19. “Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım….”