Gerek lojistik açıdan gerek sosyal açıdan son üç yıla baktığımızda değişkenlerin en fazla yer aldığı bir dönem diyebiliriz. 2022 yılı, pandemi sürecinden görece çıkabilmiş bir dünyanın yükünün en fazla taşındığı, toplumsal ve ticari ayarların en hassasiyetle yapıldığı bir yıl olarak karşımıza çıkıyor.
Dünya, pandemi döneminin tüm etkilerinden kurtulmak için zorlu bir mücadele veriyor. Ekonomik görünümle birlikte 2021'de geçici bir toparlanma yaşanırken, 2022'nin ilk yarısında özellikle turizm sektöründe dünya ekonomisini olumlu etkileyen adımlar atıldı. Diğer taraftan, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak Rusya'da enerji arzı kesilmeye başladı. Krizin başlangıcından beri, bu savaşın küresel enerji piyasaları ve dolayısıyla ticaretin bütününe olumsuz bir etkisi var. 2022 yılı pandemi sonrası tam balans ayarlarını yapmaya başlamışken, bu kez savaşın etkisiyle ekonomik, enerji, ticaret anlamında durgunluklara, yeni koridor arayışları ve ticari alternatiflerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bugün çoğu AB ülkesi, 2022'nin son çeyreğinde ekonomik durgunluk, enerji krizi ve enflasyon dolayısıyla sarsılmaya devam ediyor.
Dünyadaki siyasi ve ekonomik ivmenin yoğunlaştığı Avrupa ile ekonomik büyümenin ve artan siyasi nüfuzun merkezi haline gelen Asya arasında merkezi bir konuma sahip olan Türkiye, ticaretin lokomotifi olan taşımacılık sektörünün stratejik bir merkezi konumundadır.
Lojistik açısından baktığımızda tedarik zinciri kesintileri, konteyner ve çip kesintileri, kapasite eksikliği, deniz navlun oranları pandemi döneminde tüm taşıyıcıları, lojistik sağlayıcıları genel olarak zorladı. 2022'nin ilk çeyreği iyi başlangıçlarla yer alsa bile, yılın geri kalan döneminde savaşın etkilerine bağlı olarak bir durgunluk ortaya çıktı . Türkiye – Avrupa ihracatını olumsuz etkileyen pandemi ve savaş krizi sırasıyla bize yüksek derecede hareket kabiliyeti sağladı ve krize yanıt vermek için lojistik sağlayıcılar arasında yakın işbirliği gereksiniminin varlığını ayrıca gösterdi .
Bu değişkenliklere hazırlıklı olmayan ya da az hazırlıklı olan ülkelerin toplumları da krizlerden önemli ölçüde etkileniyor. Avrupa’da enerji krizinin, ekonomik durgunluğun ve bozulan gelir dağılımının etkilerini bu toplumlarda daha fazla görmek mümkün.
Kasım ayında kısa bir Amsterdam turu yaptım. Bisikletlerin şehri, renkli legolara benzeyen o muhteşem mimarisiyle, birbirine paralel uzanan kanalların arasında masal havasında yürürken mutlu, sakin ve nazik insanları görme huzurunu yaşadığımı farkettim.
Kum saatinden akan kumlar gibi yaşam enerjisi aşağı yönlü akan ülkemizi bir an hatırladım. Kendimizi adeta fanusta yaşamaya mahkum ettiğimiz bir “güvenlik” ile “ekonomi” seviyesinden, özgürce gezdiğimiz ve insanların birbirlerine yardım ettiği, güleryüzlü olduğu, konforlu yaşadığı bir seviyenin farkını duyumsadım büyüleyici şehir Amsterdam’da.
Yeni yıla sayılı günler kalmışken, ev ve iş yerleri çam ağaçlarını ışıklandırmaya başlıyor, onları iyi dileklerle süslüyor. Önceki yıllarda özel planlar eşliğinde bir önceki yıldan daha iyi bir yıl dilerken, bugünlerde mevcudu(!) koruma yönündeki temennilerimizi süslerin arasına serpiştirmemiz, toplumun yaşamsal belirsizliklerle birlikte yoğun bakım ünitesinde yer aldığının da bir göstergesi aslında. Öyle ki Twitter’da tt olarak geçen konuları filtreleyerek takip etmeye çalışıyorum, size de tavsiye ederim.
Platon’un dediği gibi umut tatlı tatlı doldurur içini, yoldaşlık eder ona hoş eder gönlünü, umut yola sokar yoldan çıkan insan aklını. Yaşam hem birey, hem de toplumlar için gerçek bir sınav. Bazı dönüm noktaları size karşılar ve o an hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Son üç yıl bize gösterdi ki, yaşam denen şeyin 1/sonsuzların sahne bulduğu alanda umutsuzluktan umut yaratmak , sağlıklı ve barış içinde yaşamak tüm dünya toplumlarının ilk temennisi oluyor.
2023 yılının merak, iyilik ve yaratıcılık üzerine temelli, “yaşamdaş” olabilmeyi öğrenebileceğimiz güzel bir yıl olmasını diliyor, size ve tüm toplumlara güzelliğin ve paylaşımın arttığı yeni bir dünya anlayışı temenni ediyorum.
Sevgiler...